Müdekkik
Kendimi filozof arif sanırım
Çıkmaza düşünce paralanırım
Oysa O’nu görür her an müdekkik
Darvin mektebinde yaralanırım
Nasip İki ayrı âlem görmeli insan,
Sadakat sahibi görecek er geç.
Gayeden bihaber yoksa heyecan,
Takılma ahmağa bir selam ver geç.
Mersi
Mersi bay bay bravo, rep doldu iliklerim?
Düşman oldu kültüre, Moda’lı sülüklerim.
Edep kökünden feda,defileli bayraklar,
Yıkın arsız düzeni, yıkın kötülüklerim!
Fısıldar
Yer gök hep fısıldar Bâki’yi insanlara,
Öteleri tattırır ölümsüz vicdanlara.
Sonsuzluğun azmiyle gürül gürül beraber,
Safını belirleyip ne mutlu koşanlara…
Çile
Hep böyle sessiz mi yoksa çileli
Micingirt çiledir bildim bileli
Sükût eder bazen, bazen bir selam
Onu dertli eden şu gurbet eli
Berceste
Gözlerin berceste O’nu severek,
Mahremi tılsımla hep gizlenerek.
İnce zülüflerin mistik kokulu,
Üç beş lokma sevi birde sen gerek.
Kadın
Köpüren tebessüm içimde bade
Ötenin şevkiyle ruhumu sarar
Eşsiz hazinedir lakin dünyada
Vuslatı bilmeyen eş neye yarar
Sürmelidir
Mavi yeşil pembe mor ela göz sürmelidir
Çöl kokan yaşlarını yarama sürmelidir
O yaşa muhtaç ruhum, o yaş kucaklar beni
Leyla için dökülen gözyaşı sürmelidir
Hasbıhâl
Her yerde tesbihat zikir var ama
Bilmem ki orkestra nasıl görünür?
Yâr ile hasbıhâl belki zor ama
Avare düşlerim vuslat bürünür.
Ümit
Ümit varım ümit var, umut vardır bilirim,
Dava büyük, yol uzun; mazlumlar medet bekler…
Kol gezse de Nemrutlar İbrahim’le gelirim,
Şakıyacak bülbüller, gül kokacak çiçekler…
Hayret
Sevgiler çıldırdı sevgiyi seyret,
Değerler yerlerde millet ha gayret.
Acı bir tebessüm benimki zaten
Aziz Valentine sana ne hayret!
İstemezler
Allah bilir işini hele sabır yemezler,
Geçiciyi terk edip ebedi istemezler.
Arada bir bayramda secdeye gittiniz mi?
Müslümanlık eyvallah mabedi istemezler.
Kan Pıhtısı
Bir damla kan pıhtısı,üç beş nefes bir cenin.
Kibir gurur gösteriş,canı çıktı hecenin,
Afaki hülyalarla koca ömür geçerken,
Ne faydası var idi kaygısız didişmenin?
Ey Cân
Eşya benim âşıkta ben er de ben
Hayat ölüm gül cemâle perde ben
Günah benim vebâl de ben nurda ben
Söyle ey cân sen nerdesin nerde ben
Amiral Gemisi
Adam dine düşman irtica yafta,
Gırtlağı kin kusar midesi rafta!
İzzetten bihaber zillet sızdırır,
Kökünü araştır hangi tarafta!
BedduâHak batıl bedduâ ve kirli savaş,
O dehşetli davet gelinceye dek,
Sıların döküldü bak yavaş yavaş,
Ne yazık! Uğultu böyle sürecek.
Bihaber
Bir elimde davul bir elimde zil,
İdrakten nasipsiz, O’ndan bihaber
Nefsim itirazda, hadi be rezil...
Gönlüm boş gözüm boş, sondan bihaber…
Müftüymüş !
Tefekkürü yönetmek halin istikbalidir
Ve milletim sabırlı,sabırlı ahalidir.
Hedefiniz çok arsız ve gerçeğe perdeli,
“Benim dedem müftüydü” çözülmüşlük halidir.
Ecel
Ölüm elleşiyor ecelde sende,
Ses verir her nefes hemen ensende.
Ufukta bekliyor belki fısıldar,
Ümit ve endişe var mı kasende?
Evrim
Dilinden akseder âdemin şanı,
Lisânı kirletir nefs-i zebânı
Azgınlaşır bazen yazık esefler!
Kendine benzetir masum hayvanı.
Hakikat
Ne devrimci ne faşist,
Ne Yahudi ne Budist…
Beni bana bildirdi,
Hakikat kutsi hadis…
Örtü
Sükûtun sırrıyla ağlayan sesi,
İdrâke çalış hem çevir suratı!
Aklın ermiyorsa sen neyin nesi,
Senin haddin midir örf ferâgati!
Öteki
Bâb-ı Âli yokuşu,idrâk noksan gözü aç,
Dudağını bükerek buyuruyor öteki!
Köşeleri zaptetmiş ’Zât’ı tespite muhtaç,
Tedhişlerin sonu yok,biz neciyiz biz peki?
Şükür
Her gece beynimde tekleyen fikir
Pervaz et gel diyor müjdeli zikir
Dermansız dünyamda şafak doğmadan
Belki de yaklaştı kavuşmak şükür.
Şöhret
Dolaşıp durma öyle şöhretin ortasında!
Aygırlarla iç içe, arsız ata bin hemen,
Paye yoktur bedelsiz, girdap var sonrasında,
Bu Micingirt ne söyler,bu dörtlükler ne menem?
Bireysellik Şaşarım insanlara fısıltıya ne gerek,
Gerçeğe seslenelim nefsimizi ezerek.
Bireysellik zillettir peki kimler yaparlar?
Ahmak ile aptallar idraksiz gizlenerek...
Tesbit
Parazitler sardı kene pire bit,
Devirir peş peşe kadehler gel git.
Susta bir kulak ver hey insanoğlu!
Kantarsız, kıstassız ne acı tesbit.
Riya Öteye yönelmeyip sonsuzluğa bürünüp,
Sokakların derdinde değilseniz hürsünüz.
O’nu idrak etmeyip eder gibi görünüp,
Kendinize varsanız neyi üfürürsünüz.
Şarap
Hep asi hep isyankar,gayrı meşru ve yasak…
Rubailer dolaşır,nerelere yamasak!
Ki O’na muhtaç herkes,şarap Hayyam ve azap...
Bu simsiyah şairi şarapla mı boyasak?
Şiir Yüzlü
Tufanın iklimi hep avaz avaz
Gürledin tek yürek arada yer yer
Birkaç tane dörtlük üç beş tane söz
Hep beni alt ettin şiir yüzlü yâr
Şükür
Her gece beynimde tekleyen fikir
Pervaz et gel diyor müjdeli zikir
Dermansız dünyamda şafak doğmadan
Belki de yaklaştı kavuşmak şükür.
Tolerans
Hafızalar yosun tutmuş liyâkatten eser yok,
Yalan-gerçek,isli-paslı hikmet heba ve sır yok.
Tolerans mı kurşunlandı dolu dizgin peş peşe,
Yaşıyoruz mefkûresiz anlatsam ne tesir yok.
Yaban Arısı
Nesilleri köksüz köpek sürüsü
Kime ne anlatsam bizden birisi (!)
Bir çirkef ki sorma kökünden cüda
Yerli bal yapar mı yaban arısı!
Zevk-Sefa
Seyrettim arkasından perdenin aval aval,
Kucaklarken rahatı vuslata perde düştü.
Bir tarafta yas vardı bir tarafta karnaval,
Hesap derin başladı her yanım derde düştü.
Akıl
Gerdan kırıp raks eyledik,
Hakkı akla hapseyledik,
Ne söz verdik ne söyledik,
Niçin böyle arsızız biz?
Teşvişler
Yaklaşıyor zeval hızla ard arda,
Kim bilir belki de sırdır bu işler.
Belki şimdi hemen belki ilerde,
Herkes ayrı telden ayrı teşvişler…
Bâde
Bir ömür boyunca elinde bâde
Kendini hatırla sen neyin nesi
Vebalin sırtladım senden ziyade
Töhmette bıraktın hemen herkesi
İçinde
Mor mevsim bekledim gözleri ela,
Ve kime rastladım her yanı titrek.
Kul azmaz ise gelmezmiş bela,
İnsanın içinde gezer engerek.
Huzur
Karun sokağında huzur ararken
Bulutlarda buldum bir sabah erken
Bir büyülü iklim Bilâl mi Bilâl
Dağ taş oldu dümdüz sarp yokuş derken
Biriktir
Şu karşı mezarlık şehit şüheda,
Çınarlar heybetli selviler diktir!
Bu kutlu yolcular yükselen sadâ,
Yokluğu yok eyle varlık biriktir!
Aşk Ve Vuslat
Aşk ve vuslat iç içe, belki bir tatlı savaş
Sessiz sessiz derinden, günbegün birikiyor
Sende buldum kendimi usulca yavaş yavaş
Biri elimden tutmuş, beni bana çekiyor
Gizemli Renkler
Hüzün yamaçlarım neşve bezenmiş
Bir müthiş cümbüşün bucağındayım
Gülün fısıltısı vadiye inmiş
Gizemli renklerin kucağındayım
Serzeniş
Yüreğimde yüreğin esrarlı bir serzeniş
Belki acı sallantı belki de bir işkence
Musikili sessizlik, gizemli bir bekleyiş
Yine tütmeye başlar gelir belki bu gece
Monşer
Biz bir yuvarlak masa,sizde monşer muhakkak
Mektepler size kaldı,kaç asırdır ne alâ!
Tafra tuzak ve yafta,siz akıllı biz ahmak(!)
Uyuyan dev uyandı sanma uykuda hâlâ!
Yokluğun
Bir başka senfoni ruhum derince
Sıkıyor yokluğun irkiliyorum
Tül gibi yüreğim inceden ince
Bendeki azabı ben biliyorum
Tahtaravan
Yollar koyu hep gürültü hep havan
Geçti günler içi boş bir karavan
Ve uçurur hülyalarım anbean
Benlik ve ben sürekli tahtaravan
Rengârenk
Bu renksiz yüreğim hep seni arar
Sessizce gezerim nere gidelim
İzaha ne hacet senin rengin var
Rüyalar rengârenk gel seyredelim
Gül Ve İklim
Sus be kardeş gül ve iklim huzursuz
Ta uzaktan sessiz sesiz sus gülme
Gül yağıyor ara ara kusursuz
Gül ve iklim kader bu ya üzülme
Akif’le
Şiirden yapsalar mezar taşımı
Akif’le yan yana hemen iç içe
Safahat okurken dönsem başımı
Asım’la ağlaşsak keşke her gece
Seninle Beraber
İçimde yükselen ismini tutsam
El ele baş başa yorgun halimle
Seninle beraber seni unutsam
Kendimi bağladım kendi elimle
Zümrüt Gözlü
Sahilsiz bir deniz düştüm aniden
Dalga vurdu korsan vurdu yel vurdu
Düşe kalka azgın gece sopsoğuk
Gece değil zümrüt gözlü kul vurdu
Hisler
Gözyaşını gözyaşımla biledim
Hislerimi hislerinle eledim
Meçhullerin meçhulümün mihengi
Hep seninle, seninle sendeledim
Keşke
Soyulurken anbean, aklımın verâsından,
Kuşatıcı ses duydum, bir kapı arasından.
Kalbi bir münasebet, cezbe üstüne cezbe,
Ölene dek yıkansam, “keşke” matarasından
Hiç
Gitmesen gelmesen de, hoş üslupla yâd eyle,
Bizi beni bırakıp, hal ile cihad eyle.
“Hiç” heybende yok ise ve “gözyaşı, tebessüm”
Uzaklaş hep kendinden, çok ağla feryad eyle!
Âdem Ol
Bu nasıl bir hakikat, ruh var iken deri ne,
Asabiyet kezzabı… Kim soktu içerine?
Varılmaz bu gidişle varacağın vadiye,
O’na dayan Âdem ol, razı ol kaderine.
Af
Büyülü tek hece, bence iki harf
İki de gözyaşı, reçete tarif
Ve başlar orkestra sesler duyulur
Müthiş tek kelime müthiş maarif
Yirmi Sekiz
Malum düzen kuruldu herkes bir köşe tuttu,
Melun şeytana inad, gelen bizi uyuttu.
Şahadetsiz bir hücum magazin ve irtica!
Biz şubata koşarken onlar hamutla yuttu.
Puhular
Dupduru duruldu, bulanık sular,
Karanlık sönünce kaçtı puhular.
Virane son buldu ufuk göründü,
Yakarak terk etti köhne duygular!
Kuğu
Sessiz fısıldaşır sahilde kuğu,
Eğilip kalkışı endamı tuğu…
Zarafet aşk güven asil ve sakin,
Narin ve gizemli hep buğu buğu…
Kıvılcım
Ah hislerim duyulsa, derdimi açabilsem,
O solgun yüreğine kıvılcım saçabilsem.
Çılgın kumrular gibi mevsimleri delerek.
Tekrar tutsa elimden, kaçtıkça kaçabilsem...
Yandı Züleyha
Çölün ortasında Yusuf bir vaha,
Görünce cemali yandı Züleyha.
İffetin reddeden cazibesiyle,
Sığındı vuslata zindan aşk ceza.
Zâhid
Ben’in yüzündeki perde,
Beni ben düşürdü derde.
Takva zühd tuş,zaman kırık,
Zâhid başıboş,aşk yerde…
Kendimi filozof arif sanırım
Çıkmaza düşünce paralanırım
Oysa O’nu görür her an müdekkik
Darvin mektebinde yaralanırım
Nasip İki ayrı âlem görmeli insan,
Sadakat sahibi görecek er geç.
Gayeden bihaber yoksa heyecan,
Takılma ahmağa bir selam ver geç.
Mersi
Mersi bay bay bravo, rep doldu iliklerim?
Düşman oldu kültüre, Moda’lı sülüklerim.
Edep kökünden feda,defileli bayraklar,
Yıkın arsız düzeni, yıkın kötülüklerim!
Fısıldar
Yer gök hep fısıldar Bâki’yi insanlara,
Öteleri tattırır ölümsüz vicdanlara.
Sonsuzluğun azmiyle gürül gürül beraber,
Safını belirleyip ne mutlu koşanlara…
Çile
Hep böyle sessiz mi yoksa çileli
Micingirt çiledir bildim bileli
Sükût eder bazen, bazen bir selam
Onu dertli eden şu gurbet eli
Berceste
Gözlerin berceste O’nu severek,
Mahremi tılsımla hep gizlenerek.
İnce zülüflerin mistik kokulu,
Üç beş lokma sevi birde sen gerek.
Kadın
Köpüren tebessüm içimde bade
Ötenin şevkiyle ruhumu sarar
Eşsiz hazinedir lakin dünyada
Vuslatı bilmeyen eş neye yarar
Sürmelidir
Mavi yeşil pembe mor ela göz sürmelidir
Çöl kokan yaşlarını yarama sürmelidir
O yaşa muhtaç ruhum, o yaş kucaklar beni
Leyla için dökülen gözyaşı sürmelidir
Hasbıhâl
Her yerde tesbihat zikir var ama
Bilmem ki orkestra nasıl görünür?
Yâr ile hasbıhâl belki zor ama
Avare düşlerim vuslat bürünür.
Ümit
Ümit varım ümit var, umut vardır bilirim,
Dava büyük, yol uzun; mazlumlar medet bekler…
Kol gezse de Nemrutlar İbrahim’le gelirim,
Şakıyacak bülbüller, gül kokacak çiçekler…
Hayret
Sevgiler çıldırdı sevgiyi seyret,
Değerler yerlerde millet ha gayret.
Acı bir tebessüm benimki zaten
Aziz Valentine sana ne hayret!
İstemezler
Allah bilir işini hele sabır yemezler,
Geçiciyi terk edip ebedi istemezler.
Arada bir bayramda secdeye gittiniz mi?
Müslümanlık eyvallah mabedi istemezler.
Kan Pıhtısı
Bir damla kan pıhtısı,üç beş nefes bir cenin.
Kibir gurur gösteriş,canı çıktı hecenin,
Afaki hülyalarla koca ömür geçerken,
Ne faydası var idi kaygısız didişmenin?
Ey Cân
Eşya benim âşıkta ben er de ben
Hayat ölüm gül cemâle perde ben
Günah benim vebâl de ben nurda ben
Söyle ey cân sen nerdesin nerde ben
Amiral Gemisi
Adam dine düşman irtica yafta,
Gırtlağı kin kusar midesi rafta!
İzzetten bihaber zillet sızdırır,
Kökünü araştır hangi tarafta!
BedduâHak batıl bedduâ ve kirli savaş,
O dehşetli davet gelinceye dek,
Sıların döküldü bak yavaş yavaş,
Ne yazık! Uğultu böyle sürecek.
Bihaber
Bir elimde davul bir elimde zil,
İdrakten nasipsiz, O’ndan bihaber
Nefsim itirazda, hadi be rezil...
Gönlüm boş gözüm boş, sondan bihaber…
Müftüymüş !
Tefekkürü yönetmek halin istikbalidir
Ve milletim sabırlı,sabırlı ahalidir.
Hedefiniz çok arsız ve gerçeğe perdeli,
“Benim dedem müftüydü” çözülmüşlük halidir.
Ecel
Ölüm elleşiyor ecelde sende,
Ses verir her nefes hemen ensende.
Ufukta bekliyor belki fısıldar,
Ümit ve endişe var mı kasende?
Evrim
Dilinden akseder âdemin şanı,
Lisânı kirletir nefs-i zebânı
Azgınlaşır bazen yazık esefler!
Kendine benzetir masum hayvanı.
Hakikat
Ne devrimci ne faşist,
Ne Yahudi ne Budist…
Beni bana bildirdi,
Hakikat kutsi hadis…
Örtü
Sükûtun sırrıyla ağlayan sesi,
İdrâke çalış hem çevir suratı!
Aklın ermiyorsa sen neyin nesi,
Senin haddin midir örf ferâgati!
Öteki
Bâb-ı Âli yokuşu,idrâk noksan gözü aç,
Dudağını bükerek buyuruyor öteki!
Köşeleri zaptetmiş ’Zât’ı tespite muhtaç,
Tedhişlerin sonu yok,biz neciyiz biz peki?
Şükür
Her gece beynimde tekleyen fikir
Pervaz et gel diyor müjdeli zikir
Dermansız dünyamda şafak doğmadan
Belki de yaklaştı kavuşmak şükür.
Şöhret
Dolaşıp durma öyle şöhretin ortasında!
Aygırlarla iç içe, arsız ata bin hemen,
Paye yoktur bedelsiz, girdap var sonrasında,
Bu Micingirt ne söyler,bu dörtlükler ne menem?
Bireysellik Şaşarım insanlara fısıltıya ne gerek,
Gerçeğe seslenelim nefsimizi ezerek.
Bireysellik zillettir peki kimler yaparlar?
Ahmak ile aptallar idraksiz gizlenerek...
Tesbit
Parazitler sardı kene pire bit,
Devirir peş peşe kadehler gel git.
Susta bir kulak ver hey insanoğlu!
Kantarsız, kıstassız ne acı tesbit.
Riya Öteye yönelmeyip sonsuzluğa bürünüp,
Sokakların derdinde değilseniz hürsünüz.
O’nu idrak etmeyip eder gibi görünüp,
Kendinize varsanız neyi üfürürsünüz.
Şarap
Hep asi hep isyankar,gayrı meşru ve yasak…
Rubailer dolaşır,nerelere yamasak!
Ki O’na muhtaç herkes,şarap Hayyam ve azap...
Bu simsiyah şairi şarapla mı boyasak?
Şiir Yüzlü
Tufanın iklimi hep avaz avaz
Gürledin tek yürek arada yer yer
Birkaç tane dörtlük üç beş tane söz
Hep beni alt ettin şiir yüzlü yâr
Şükür
Her gece beynimde tekleyen fikir
Pervaz et gel diyor müjdeli zikir
Dermansız dünyamda şafak doğmadan
Belki de yaklaştı kavuşmak şükür.
Tolerans
Hafızalar yosun tutmuş liyâkatten eser yok,
Yalan-gerçek,isli-paslı hikmet heba ve sır yok.
Tolerans mı kurşunlandı dolu dizgin peş peşe,
Yaşıyoruz mefkûresiz anlatsam ne tesir yok.
Yaban Arısı
Nesilleri köksüz köpek sürüsü
Kime ne anlatsam bizden birisi (!)
Bir çirkef ki sorma kökünden cüda
Yerli bal yapar mı yaban arısı!
Zevk-Sefa
Seyrettim arkasından perdenin aval aval,
Kucaklarken rahatı vuslata perde düştü.
Bir tarafta yas vardı bir tarafta karnaval,
Hesap derin başladı her yanım derde düştü.
Akıl
Gerdan kırıp raks eyledik,
Hakkı akla hapseyledik,
Ne söz verdik ne söyledik,
Niçin böyle arsızız biz?
Teşvişler
Yaklaşıyor zeval hızla ard arda,
Kim bilir belki de sırdır bu işler.
Belki şimdi hemen belki ilerde,
Herkes ayrı telden ayrı teşvişler…
Bâde
Bir ömür boyunca elinde bâde
Kendini hatırla sen neyin nesi
Vebalin sırtladım senden ziyade
Töhmette bıraktın hemen herkesi
İçinde
Mor mevsim bekledim gözleri ela,
Ve kime rastladım her yanı titrek.
Kul azmaz ise gelmezmiş bela,
İnsanın içinde gezer engerek.
Huzur
Karun sokağında huzur ararken
Bulutlarda buldum bir sabah erken
Bir büyülü iklim Bilâl mi Bilâl
Dağ taş oldu dümdüz sarp yokuş derken
Biriktir
Şu karşı mezarlık şehit şüheda,
Çınarlar heybetli selviler diktir!
Bu kutlu yolcular yükselen sadâ,
Yokluğu yok eyle varlık biriktir!
Aşk Ve Vuslat
Aşk ve vuslat iç içe, belki bir tatlı savaş
Sessiz sessiz derinden, günbegün birikiyor
Sende buldum kendimi usulca yavaş yavaş
Biri elimden tutmuş, beni bana çekiyor
Gizemli Renkler
Hüzün yamaçlarım neşve bezenmiş
Bir müthiş cümbüşün bucağındayım
Gülün fısıltısı vadiye inmiş
Gizemli renklerin kucağındayım
Serzeniş
Yüreğimde yüreğin esrarlı bir serzeniş
Belki acı sallantı belki de bir işkence
Musikili sessizlik, gizemli bir bekleyiş
Yine tütmeye başlar gelir belki bu gece
Monşer
Biz bir yuvarlak masa,sizde monşer muhakkak
Mektepler size kaldı,kaç asırdır ne alâ!
Tafra tuzak ve yafta,siz akıllı biz ahmak(!)
Uyuyan dev uyandı sanma uykuda hâlâ!
Yokluğun
Bir başka senfoni ruhum derince
Sıkıyor yokluğun irkiliyorum
Tül gibi yüreğim inceden ince
Bendeki azabı ben biliyorum
Tahtaravan
Yollar koyu hep gürültü hep havan
Geçti günler içi boş bir karavan
Ve uçurur hülyalarım anbean
Benlik ve ben sürekli tahtaravan
Rengârenk
Bu renksiz yüreğim hep seni arar
Sessizce gezerim nere gidelim
İzaha ne hacet senin rengin var
Rüyalar rengârenk gel seyredelim
Gül Ve İklim
Sus be kardeş gül ve iklim huzursuz
Ta uzaktan sessiz sesiz sus gülme
Gül yağıyor ara ara kusursuz
Gül ve iklim kader bu ya üzülme
Akif’le
Şiirden yapsalar mezar taşımı
Akif’le yan yana hemen iç içe
Safahat okurken dönsem başımı
Asım’la ağlaşsak keşke her gece
Seninle Beraber
İçimde yükselen ismini tutsam
El ele baş başa yorgun halimle
Seninle beraber seni unutsam
Kendimi bağladım kendi elimle
Zümrüt Gözlü
Sahilsiz bir deniz düştüm aniden
Dalga vurdu korsan vurdu yel vurdu
Düşe kalka azgın gece sopsoğuk
Gece değil zümrüt gözlü kul vurdu
Hisler
Gözyaşını gözyaşımla biledim
Hislerimi hislerinle eledim
Meçhullerin meçhulümün mihengi
Hep seninle, seninle sendeledim
Keşke
Soyulurken anbean, aklımın verâsından,
Kuşatıcı ses duydum, bir kapı arasından.
Kalbi bir münasebet, cezbe üstüne cezbe,
Ölene dek yıkansam, “keşke” matarasından
Hiç
Gitmesen gelmesen de, hoş üslupla yâd eyle,
Bizi beni bırakıp, hal ile cihad eyle.
“Hiç” heybende yok ise ve “gözyaşı, tebessüm”
Uzaklaş hep kendinden, çok ağla feryad eyle!
Âdem Ol
Bu nasıl bir hakikat, ruh var iken deri ne,
Asabiyet kezzabı… Kim soktu içerine?
Varılmaz bu gidişle varacağın vadiye,
O’na dayan Âdem ol, razı ol kaderine.
Af
Büyülü tek hece, bence iki harf
İki de gözyaşı, reçete tarif
Ve başlar orkestra sesler duyulur
Müthiş tek kelime müthiş maarif
Yirmi Sekiz
Malum düzen kuruldu herkes bir köşe tuttu,
Melun şeytana inad, gelen bizi uyuttu.
Şahadetsiz bir hücum magazin ve irtica!
Biz şubata koşarken onlar hamutla yuttu.
Puhular
Dupduru duruldu, bulanık sular,
Karanlık sönünce kaçtı puhular.
Virane son buldu ufuk göründü,
Yakarak terk etti köhne duygular!
Kuğu
Sessiz fısıldaşır sahilde kuğu,
Eğilip kalkışı endamı tuğu…
Zarafet aşk güven asil ve sakin,
Narin ve gizemli hep buğu buğu…
Kıvılcım
Ah hislerim duyulsa, derdimi açabilsem,
O solgun yüreğine kıvılcım saçabilsem.
Çılgın kumrular gibi mevsimleri delerek.
Tekrar tutsa elimden, kaçtıkça kaçabilsem...
Yandı Züleyha
Çölün ortasında Yusuf bir vaha,
Görünce cemali yandı Züleyha.
İffetin reddeden cazibesiyle,
Sığındı vuslata zindan aşk ceza.
Zâhid
Ben’in yüzündeki perde,
Beni ben düşürdü derde.
Takva zühd tuş,zaman kırık,
Zâhid başıboş,aşk yerde…