Düş’e Düşen Dörtlükler Uyeols10
GÖNÜLLİMANİ PAYLAŞIM PLATFORUMUNA HOŞGELDİNİZ
GÖNÜLLİMANİ FORUM'dan Yararlanmak İçin Lütfen ÜYE Olunuz! İyi Forumlar...


Join the forum, it's quick and easy

Düş’e Düşen Dörtlükler Uyeols10
GÖNÜLLİMANİ PAYLAŞIM PLATFORUMUNA HOŞGELDİNİZ
GÖNÜLLİMANİ FORUM'dan Yararlanmak İçin Lütfen ÜYE Olunuz! İyi Forumlar...

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

    Düş’e Düşen Dörtlükler

    EddiE
    EddiE
    ÖZEL ÜYE

    ÖZEL ÜYE


    Yaş Yaş : 38
    Mesaj Sayısı Mesaj Sayısı : 257
    Kayıt Tarihi Kayıt Tarihi : 11/07/09

    Düş’e Düşen Dörtlükler Empty Düş’e Düşen Dörtlükler

    Mesaj tarafından EddiE Paz Tem. 19 2009, 14:20

    Müdekkik

    Kendimi filozof arif sanırım
    Çıkmaza düşünce paralanırım
    Oysa O’nu görür her an müdekkik
    Darvin mektebinde yaralanırım



    Nasip İki ayrı âlem görmeli insan,
    Sadakat sahibi görecek er geç.
    Gayeden bihaber yoksa heyecan,
    Takılma ahmağa bir selam ver geç.



    Mersi

    Mersi bay bay bravo, rep doldu iliklerim?
    Düşman oldu kültüre, Moda’lı sülüklerim.
    Edep kökünden feda,defileli bayraklar,
    Yıkın arsız düzeni, yıkın kötülüklerim!


    Fısıldar

    Yer gök hep fısıldar Bâki’yi insanlara,
    Öteleri tattırır ölümsüz vicdanlara.
    Sonsuzluğun azmiyle gürül gürül beraber,
    Safını belirleyip ne mutlu koşanlara…



    Çile


    Hep böyle sessiz mi yoksa çileli
    Micingirt çiledir bildim bileli
    Sükût eder bazen, bazen bir selam
    Onu dertli eden şu gurbet eli




    Berceste

    Gözlerin berceste O’nu severek,
    Mahremi tılsımla hep gizlenerek.
    İnce zülüflerin mistik kokulu,
    Üç beş lokma sevi birde sen gerek.



    Kadın

    Köpüren tebessüm içimde bade
    Ötenin şevkiyle ruhumu sarar
    Eşsiz hazinedir lakin dünyada
    Vuslatı bilmeyen eş neye yarar


    Sürmelidir

    Mavi yeşil pembe mor ela göz sürmelidir
    Çöl kokan yaşlarını yarama sürmelidir
    O yaşa muhtaç ruhum, o yaş kucaklar beni
    Leyla için dökülen gözyaşı sürmelidir





    Hasbıhâl

    Her yerde tesbihat zikir var ama
    Bilmem ki orkestra nasıl görünür?
    Yâr ile hasbıhâl belki zor ama
    Avare düşlerim vuslat bürünür.



    Ümit

    Ümit varım ümit var, umut vardır bilirim,
    Dava büyük, yol uzun; mazlumlar medet bekler…
    Kol gezse de Nemrutlar İbrahim’le gelirim,
    Şakıyacak bülbüller, gül kokacak çiçekler…



    Hayret

    Sevgiler çıldırdı sevgiyi seyret,
    Değerler yerlerde millet ha gayret.
    Acı bir tebessüm benimki zaten
    Aziz Valentine sana ne hayret!


    İstemezler

    Allah bilir işini hele sabır yemezler,
    Geçiciyi terk edip ebedi istemezler.
    Arada bir bayramda secdeye gittiniz mi?
    Müslümanlık eyvallah mabedi istemezler.



    Kan Pıhtısı

    Bir damla kan pıhtısı,üç beş nefes bir cenin.
    Kibir gurur gösteriş,canı çıktı hecenin,
    Afaki hülyalarla koca ömür geçerken,
    Ne faydası var idi kaygısız didişmenin?




    Ey Cân
    Eşya benim âşıkta ben er de ben
    Hayat ölüm gül cemâle perde ben
    Günah benim vebâl de ben nurda ben
    Söyle ey cân sen nerdesin nerde ben



    Amiral Gemisi
    Adam dine düşman irtica yafta,
    Gırtlağı kin kusar midesi rafta!
    İzzetten bihaber zillet sızdırır,
    Kökünü araştır hangi tarafta!



    BedduâHak batıl bedduâ ve kirli savaş,
    O dehşetli davet gelinceye dek,
    Sıların döküldü bak yavaş yavaş,
    Ne yazık! Uğultu böyle sürecek.



    Bihaber
    Bir elimde davul bir elimde zil,
    İdrakten nasipsiz, O’ndan bihaber
    Nefsim itirazda, hadi be rezil...
    Gönlüm boş gözüm boş, sondan bihaber…



    Müftüymüş !
    Tefekkürü yönetmek halin istikbalidir
    Ve milletim sabırlı,sabırlı ahalidir.
    Hedefiniz çok arsız ve gerçeğe perdeli,
    “Benim dedem müftüydü” çözülmüşlük halidir.



    Ecel

    Ölüm elleşiyor ecelde sende,
    Ses verir her nefes hemen ensende.
    Ufukta bekliyor belki fısıldar,
    Ümit ve endişe var mı kasende?

    Evrim

    Dilinden akseder âdemin şanı,
    Lisânı kirletir nefs-i zebânı
    Azgınlaşır bazen yazık esefler!
    Kendine benzetir masum hayvanı.



    Hakikat
    Ne devrimci ne faşist,
    Ne Yahudi ne Budist…
    Beni bana bildirdi,
    Hakikat kutsi hadis…



    Örtü
    Sükûtun sırrıyla ağlayan sesi,
    İdrâke çalış hem çevir suratı!
    Aklın ermiyorsa sen neyin nesi,
    Senin haddin midir örf ferâgati!



    Öteki
    Bâb-ı Âli yokuşu,idrâk noksan gözü aç,
    Dudağını bükerek buyuruyor öteki!
    Köşeleri zaptetmiş ’Zât’ı tespite muhtaç,
    Tedhişlerin sonu yok,biz neciyiz biz peki?



    Şükür
    Her gece beynimde tekleyen fikir
    Pervaz et gel diyor müjdeli zikir
    Dermansız dünyamda şafak doğmadan
    Belki de yaklaştı kavuşmak şükür.



    Şöhret

    Dolaşıp durma öyle şöhretin ortasında!
    Aygırlarla iç içe, arsız ata bin hemen,
    Paye yoktur bedelsiz, girdap var sonrasında,
    Bu Micingirt ne söyler,bu dörtlükler ne menem?



    Bireysellik
    Şaşarım insanlara fısıltıya ne gerek,
    Gerçeğe seslenelim nefsimizi ezerek.
    Bireysellik zillettir peki kimler yaparlar?
    Ahmak ile aptallar idraksiz gizlenerek...


    Tesbit
    Parazitler sardı kene pire bit,
    Devirir peş peşe kadehler gel git.
    Susta bir kulak ver hey insanoğlu!
    Kantarsız, kıstassız ne acı tesbit.



    Riya Öteye yönelmeyip sonsuzluğa bürünüp,
    Sokakların derdinde değilseniz hürsünüz.
    O’nu idrak etmeyip eder gibi görünüp,
    Kendinize varsanız neyi üfürürsünüz.



    Şarap
    Hep asi hep isyankar,gayrı meşru ve yasak…
    Rubailer dolaşır,nerelere yamasak!
    Ki O’na muhtaç herkes,şarap Hayyam ve azap...
    Bu simsiyah şairi şarapla mı boyasak?



    Şiir Yüzlü

    Tufanın iklimi hep avaz avaz
    Gürledin tek yürek arada yer yer
    Birkaç tane dörtlük üç beş tane söz
    Hep beni alt ettin şiir yüzlü yâr


    Şükür
    Her gece beynimde tekleyen fikir
    Pervaz et gel diyor müjdeli zikir
    Dermansız dünyamda şafak doğmadan
    Belki de yaklaştı kavuşmak şükür.



    Tolerans

    Hafızalar yosun tutmuş liyâkatten eser yok,
    Yalan-gerçek,isli-paslı hikmet heba ve sır yok.
    Tolerans mı kurşunlandı dolu dizgin peş peşe,
    Yaşıyoruz mefkûresiz anlatsam ne tesir yok.

    Yaban Arısı

    Nesilleri köksüz köpek sürüsü
    Kime ne anlatsam bizden birisi (!)
    Bir çirkef ki sorma kökünden cüda
    Yerli bal yapar mı yaban arısı!



    Zevk-Sefa

    Seyrettim arkasından perdenin aval aval,
    Kucaklarken rahatı vuslata perde düştü.
    Bir tarafta yas vardı bir tarafta karnaval,
    Hesap derin başladı her yanım derde düştü.



    Akıl

    Gerdan kırıp raks eyledik,
    Hakkı akla hapseyledik,
    Ne söz verdik ne söyledik,
    Niçin böyle arsızız biz?


    Teşvişler

    Yaklaşıyor zeval hızla ard arda,
    Kim bilir belki de sırdır bu işler.
    Belki şimdi hemen belki ilerde,
    Herkes ayrı telden ayrı teşvişler…



    Bâde

    Bir ömür boyunca elinde bâde
    Kendini hatırla sen neyin nesi
    Vebalin sırtladım senden ziyade
    Töhmette bıraktın hemen herkesi



    İçinde

    Mor mevsim bekledim gözleri ela,
    Ve kime rastladım her yanı titrek.
    Kul azmaz ise gelmezmiş bela,
    İnsanın içinde gezer engerek.



    Huzur
    Karun sokağında huzur ararken
    Bulutlarda buldum bir sabah erken
    Bir büyülü iklim Bilâl mi Bilâl
    Dağ taş oldu dümdüz sarp yokuş derken



    Biriktir

    Şu karşı mezarlık şehit şüheda,
    Çınarlar heybetli selviler diktir!
    Bu kutlu yolcular yükselen sadâ,
    Yokluğu yok eyle varlık biriktir!





    Aşk Ve Vuslat
    Aşk ve vuslat iç içe, belki bir tatlı savaş
    Sessiz sessiz derinden, günbegün birikiyor
    Sende buldum kendimi usulca yavaş yavaş
    Biri elimden tutmuş, beni bana çekiyor



    Gizemli Renkler

    Hüzün yamaçlarım neşve bezenmiş
    Bir müthiş cümbüşün bucağındayım
    Gülün fısıltısı vadiye inmiş
    Gizemli renklerin kucağındayım



    Serzeniş

    Yüreğimde yüreğin esrarlı bir serzeniş
    Belki acı sallantı belki de bir işkence
    Musikili sessizlik, gizemli bir bekleyiş
    Yine tütmeye başlar gelir belki bu gece



    Monşer

    Biz bir yuvarlak masa,sizde monşer muhakkak
    Mektepler size kaldı,kaç asırdır ne alâ!
    Tafra tuzak ve yafta,siz akıllı biz ahmak(!)
    Uyuyan dev uyandı sanma uykuda hâlâ!



    Yokluğun

    Bir başka senfoni ruhum derince
    Sıkıyor yokluğun irkiliyorum
    Tül gibi yüreğim inceden ince
    Bendeki azabı ben biliyorum



    Tahtaravan

    Yollar koyu hep gürültü hep havan
    Geçti günler içi boş bir karavan
    Ve uçurur hülyalarım anbean
    Benlik ve ben sürekli tahtaravan


    Rengârenk

    Bu renksiz yüreğim hep seni arar
    Sessizce gezerim nere gidelim
    İzaha ne hacet senin rengin var
    Rüyalar rengârenk gel seyredelim




    Gül Ve İklim

    Sus be kardeş gül ve iklim huzursuz
    Ta uzaktan sessiz sesiz sus gülme
    Gül yağıyor ara ara kusursuz
    Gül ve iklim kader bu ya üzülme



    Akif’le

    Şiirden yapsalar mezar taşımı
    Akif’le yan yana hemen iç içe
    Safahat okurken dönsem başımı
    Asım’la ağlaşsak keşke her gece


    Seninle Beraber

    İçimde yükselen ismini tutsam
    El ele baş başa yorgun halimle
    Seninle beraber seni unutsam
    Kendimi bağladım kendi elimle




    Zümrüt Gözlü

    Sahilsiz bir deniz düştüm aniden
    Dalga vurdu korsan vurdu yel vurdu
    Düşe kalka azgın gece sopsoğuk
    Gece değil zümrüt gözlü kul vurdu




    Hisler

    Gözyaşını gözyaşımla biledim
    Hislerimi hislerinle eledim
    Meçhullerin meçhulümün mihengi
    Hep seninle, seninle sendeledim




    Keşke
    Soyulurken anbean, aklımın verâsından,
    Kuşatıcı ses duydum, bir kapı arasından.
    Kalbi bir münasebet, cezbe üstüne cezbe,
    Ölene dek yıkansam, “keşke” matarasından


    Hiç

    Gitmesen gelmesen de, hoş üslupla yâd eyle,
    Bizi beni bırakıp, hal ile cihad eyle.
    “Hiç” heybende yok ise ve “gözyaşı, tebessüm”
    Uzaklaş hep kendinden, çok ağla feryad eyle!





    Âdem Ol

    Bu nasıl bir hakikat, ruh var iken deri ne,
    Asabiyet kezzabı… Kim soktu içerine?
    Varılmaz bu gidişle varacağın vadiye,
    O’na dayan Âdem ol, razı ol kaderine.



    Af

    Büyülü tek hece, bence iki harf
    İki de gözyaşı, reçete tarif
    Ve başlar orkestra sesler duyulur
    Müthiş tek kelime müthiş maarif


    Yirmi Sekiz

    Malum düzen kuruldu herkes bir köşe tuttu,
    Melun şeytana inad, gelen bizi uyuttu.
    Şahadetsiz bir hücum magazin ve irtica!
    Biz şubata koşarken onlar hamutla yuttu.



    Puhular

    Dupduru duruldu, bulanık sular,
    Karanlık sönünce kaçtı puhular.
    Virane son buldu ufuk göründü,
    Yakarak terk etti köhne duygular!



    Kuğu

    Sessiz fısıldaşır sahilde kuğu,
    Eğilip kalkışı endamı tuğu…
    Zarafet aşk güven asil ve sakin,
    Narin ve gizemli hep buğu buğu…



    Kıvılcım

    Ah hislerim duyulsa, derdimi açabilsem,
    O solgun yüreğine kıvılcım saçabilsem.
    Çılgın kumrular gibi mevsimleri delerek.
    Tekrar tutsa elimden, kaçtıkça kaçabilsem...



    Yandı Züleyha

    Çölün ortasında Yusuf bir vaha,
    Görünce cemali yandı Züleyha.
    İffetin reddeden cazibesiyle,
    Sığındı vuslata zindan aşk ceza.




    Zâhid
    Ben’in yüzündeki perde,
    Beni ben düşürdü derde.
    Takva zühd tuş,zaman kırık,
    Zâhid başıboş,aşk yerde…

      Forum Saati Ptsi Mayıs 13 2024, 21:04