Mehmet Akif Ersoy - Bayram Uyeols10
GÖNÜLLİMANİ PAYLAŞIM PLATFORUMUNA HOŞGELDİNİZ
GÖNÜLLİMANİ FORUM'dan Yararlanmak İçin Lütfen ÜYE Olunuz! İyi Forumlar...


Join the forum, it's quick and easy

Mehmet Akif Ersoy - Bayram Uyeols10
GÖNÜLLİMANİ PAYLAŞIM PLATFORUMUNA HOŞGELDİNİZ
GÖNÜLLİMANİ FORUM'dan Yararlanmak İçin Lütfen ÜYE Olunuz! İyi Forumlar...

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

    Mehmet Akif Ersoy - Bayram

    Krizantem
    Krizantem
    ADMİNİSTRATOR

    ADMİNİSTRATOR


    Mesaj Sayısı Mesaj Sayısı : 411
    Kayıt Tarihi Kayıt Tarihi : 12/11/09

    Yeni Mehmet Akif Ersoy - Bayram

    Mesaj tarafından Krizantem Salı Ocak 12 2010, 11:11

    Bayram

    Gelin de bayramı Fatih'te seyredin, zira
    Hayale, hatıra sığmaz o herc ü merc-i safa,
    Kucakta gezdirilen bir karış çocuklardan
    Tutun da, ta dedemiz demlerinden arta kalan,
    Asırlar ölçüsü boy boy asali nesle kadar,
    Büyük küçük bütün efrad-i belde, hepsi de var!
    Adım başında kurulmuş beşik salıncaklar,
    İçinde darbuka, teflerle zilli şakşaklar,
    Biraz gidin; Kocaman bir çadır... önünde bütün,
    Çoluk çocuk birer onluk verip de girmek için
    Nöbetle bekleşiyorlar; acep içinde ne var?
    "Caponya'dan gelen insan suratlı bir canavar!"
    Geçin: sırayla çadırlar, önünde her birinin.
    Diyor: "Kuzum, girecek varsa durmasın girsin."
    Bağırmadan sesi bitmiş ayaklı bir ilan,
    "Alın gözüm buna derler..." sedası her yandan.
    Alettirikçilerin keyfi pek yolunda hele:
    Gelen yapışmada bir, mutlaka o saplı tele,
    Terazilerden adam eksik olmuyor; birisi
    İnince binmede artık onun da hemşerisi:
    "Hak okka çünki bu kantar... Frenk icadı gıram
    Değil! Diremleri dörtyüz, hesapta şaşmaz adam."
    "Muhallebim ne de kaymak!
    "Şifalıdır macun!"
    "Simit mi istedin ağa!" "Yokmuş onluğun, dursun."
    O başta: Kuşkunu kopmuş eğerli düldüller
    Bu başta: Paldimi düşmüş semerli bülbüller
    Baloncular, hacıyatmazlar, fırıldaklar,
    Horoz şekerleri, civ civ öten oyuncaklar;
    Sağında atlıkarınca, solunda tahtırevan
    Önünde bir sürü çekçek, tepende çifte kolan
    Öbek öbek yere çökmüş kömür çeken develer...
    Ferag-ı bal ile birden geviş getirmedeler,
    Koşan, gezen, oturan, maniler düzüp çağıran.
    Davullu zurnalı "dans" eyliyen, coşup bağıran,
    Bu kainat-i sürurun içinde gezdikçe,
    Çocukların tarafındaydı en çok eğlence,
    Güzelce süslenerek dest-i naz-ı maderle,
    Birer çiçek gibi nevvar olan bebeklerle
    Gelirdi safha-i mevvac-i iyde başka hayat...
    Bütün sürur u setaretti gördüğüm harekat,
    Onar parayla biraz sallandırdılar... derken,
    Dururdu "Yandı!" sadasıyle türküler birden,
    - Ayol, demin daha yanmıştı a! Herif sen de,
    - Peki kızım, azıcık fazla sallarım ben de.

                                              "Deniz dalgasız olmaz
                                               Gönül sevdasız olmaz
                                                       Yari güzel olanın
                                                    Başı belasız olmaz!
                                    Haydindi mini mini maşallah
                                                Kavuşuruz inşallah..."

    Fakat bu levha-i handana karşı, pek yaşlı,
    Bir ihtiyar kadının koltuğunda gür kaşlı,
    Uzunca saçlı güzel bir kız ağlayıp duruyor.
    Gelen geçen "Bu niçin ağlıyor?" deyip soruyor.
    - Yetim ayol... Bana evlat belasıdır bu acı
    Çocuk değil mi, 'salıncak' diyor...
                                                   - Salıncakçı!
    Kuzum, biraz da bu binsin... Ne var sevabına say...
    Yetim sevindirenin ömrü çok olur...
                                                     - Hay hay!
    Hemen o kız da salıncakçının mürüvvetine
    Katıldı ağlamıyan kızların setaretine.

      Forum Saati Cuma Mayıs 10 2024, 09:20