Stres Uyeols10
GÖNÜLLİMANİ PAYLAŞIM PLATFORUMUNA HOŞGELDİNİZ
GÖNÜLLİMANİ FORUM'dan Yararlanmak İçin Lütfen ÜYE Olunuz! İyi Forumlar...


Join the forum, it's quick and easy

Stres Uyeols10
GÖNÜLLİMANİ PAYLAŞIM PLATFORUMUNA HOŞGELDİNİZ
GÖNÜLLİMANİ FORUM'dan Yararlanmak İçin Lütfen ÜYE Olunuz! İyi Forumlar...

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

    Stres

    CooL
    CooL
    ADMİNİSTRATOR

    ADMİNİSTRATOR


    Yaş Yaş : 38
    Mesaj Sayısı Mesaj Sayısı : 1384
    Kayıt Tarihi Kayıt Tarihi : 09/05/09

    Yeni Stres

    Mesaj tarafından CooL Çarş. Kas. 18 2009, 17:28

    Stres Nedir, Stres Yönetimi, Stres
    Bozukluğu, Stres Belirtileri

    Stresin tarihçesini incelediğimiz zaman, bu kavramın fizyoloji ilmi ile
    ilgili araştırıcılar tarafından getirildiğini görürüz. Bu kavramın ortaya
    atılmasında Fran­sız Fizyolog Claude Bernard “milieu interieur” iç ortamın
    dengesinin korun­ması zorunluluğu görüşü ile önayak olmuştur.

    Canon, bu iç ortam dengesinin korunması kavramını daha da geliştirmiş ve
    “homoeostasis” organizmanın biyolojik bir denge durumunda olduğundan söz
    etmiştir.

    Frank Hartman, “general tissue hormone” deyimi ile “cortical hormone” ların
    bütün dokuların ve hücrelerinin işlerliğinde gerekli bir madde olduğu te­zini
    ileri sürtnüştür.

    Bir süre sonra Fransız Cerrahı Rene Leriche “maladie post operatoire” adını
    verdiği bir hastalıktan bahsetmiş ve hayati bakımdan önemli bütün cerrahi
    gi­rişimlerin benzer bir hastalık tablosu husule getirdiğini iddia etmiştir.

    Birçok araştırıcı, organizmanın insan bedeninin çeşitli bioşimik maddele­rin
    tesiri altında bırakılmasıyla fonksiyonel veya yapısal değişiklikler
    gösterdi­ğine işaret etmişlerdir. Organizmada değişiklik yapabilecek güçte olan
    bu mad­delerin alkol, ilaçlar, enfeksiyonlar, sinir sistemimi uyaran ses, ışık,
    ısı gibi se­bepler, sarsılar, yaralanmalar, yanıklar olduğu anlaşılmıştır.

    Buna benzer şekilde çok eskiden beri yapılan gözlemlerde ağrı duyumu­nun,
    açlığın ve ateş yükselmesinin insanda tedavi edici tesirlerinin olduğu
    bil­dirilmiştir. Nitekim Wagner-Jauregg adlı bir Avusturyalı hekim, frengiden
    ol­ma bir akıl hastalığını ateş tedavisi ile iyi etme başarısını
    göstermiştir.
    Japon Patologu M. Masugi “nephrotoxic sera” adını verdiği bir
    böbrek ekstresi yardımı ile hayvanlarda böbrek hastalıkları ortaya çıkarmayı
    başarmış­tır.

    Amerikalı Harry Goldblattim böbrek atardamarının kısmen bağlanmasının
    hayvanda hipertansiyona neden olduğunu göstermesi ile devam eden bu de­nemeler
    zincirinin sonuçları, canlılarda iç ve dış tesirlerle yapısal ve görevsel
    değişiklikler yapılabileceğini ortaya çıkarmış oldu.

    Bunun anlaşılması ile insanlarda meydana gelen birçok değişiklik ve
    has­talıkların sebebinin çevreden ve kendi iç yapısından gelen tesirlerle
    olabilece­ği öğrenildi. Ve bu görüş “stres kavramını” doğurdu.

    Aradan kısa birzaman geçmesiyle de ACTH adlı maddenin canlıya dışardan
    verilmesi veya stres sırasında kendiliğinden yükselmesi ile hastalık halinin
    mey­dana çıktığı tespit edildi. Bu hastalıkların hipertansiyon, damar sertliği,
    şeker hastalığı, gut hastalığı, miyokardid denilen kalp adalesi hastalığı ve
    romatiz­manın çeşitli şekillerini oluşturduğu öğrenildi.

    Bütün bu gözlemler sonunda organizmanın bir dış veya iç etken karşısında
    anormal bir uyum mekanizması gösterdiğini belirledi. Bu görüşün bir teori içinde
    formüle edilmesi sonunda da “Genel Adaptasyon Sendromu” ve “Adaptasyon
    Hastalıkları” gibi iki ana görüş ayrıldı. Bu bilgiler ışığında stresin:

    1— Herhangi bir sistemik stresin “sistemik stresten amaç organizmada bir­den
    fazla doku ve sistemleri etkileyen uyarıcı sebeplerdir.” Genel Adaptasyon
    Sendromu olarak adlandırılan şekilde geniş doku ve organ sistemlerini
    etkile­yerek her canlıda benzer belirtilere sebep olduğu,

    2— Bu genel etkilenmenin canlı organizmada bir karşı müdafaaya yol açtı­ğı ve
    canlının bu sistemik uyarana ve onun tesirlerine karşı yeni bir uyum
    sağ­ladığı,

    3— Adaptasyon adı verilen bu yeni uyumun da hastalığa sebep olabilece­ği
    görüşleri kesinlik kazandı.

    Sistemik stresin genel patolojisi (Stres Hakkında, Sinir
    Stres)

    Bir canlının birden fazla dokusuna etki eden bir stres karşısında vereceği
    cevaplar aşağıda sıralanmıştır:

    a— Çeşitli stresler “soğuk, yorgunluk, enfeksiyonlar ve zehirlenmeler” geniş
    bir organ kitlesini etkilerler. Bunlar: Timolenfatik sistem, mide, bağırsak
    sis­temi ve böbrek üstü dokularıdır.

    b— Stres sonucu böbrek üstü bezinde organizmanın direncini artıracak bir seri
    değişiklik olur. Bu durumda stres, zararlı değil faydalı bir etken olarak
    gö­rülür.

    c— Organizmanın soğuğa veya protein zehirlenmesine maruz kalması ha­linde
    kalp damarlarında bozukluk olduğu tansiyon yükselmesinin başladığı ve
    böbreklerde dokusal bozukluklar olabileceği ortaya çıktı.

    d—Genel adaptasyon sendromu, kişinin yeni bir uyaran karşısında çok kı­sa bir
    zamanda bir uyum sağlamasına yönelik olması yanı sıra, bundan sonra meydana
    gelecek yeni uyaranlar karşısında hazırlıklı ve bilgili olmasını da sağ­lıyordu.
    Böylece canlının
    beden hücrelerinin ve dokularının da sürekli bir “öğrenme”
    içinde olduğu görülüyordu.

    e— Organizmada meydana gelen her yeni uyum – adaptasyon durumu, ba­zen bir
    hastalık olarak da görülebiliyordu. Yeni bur uyum halinde organ sis­temleri, şu
    üç durumdan birisine uyar bir halde görevini sürdürmekteydi:

    1— Hiperfonksiyon – organın gereğinden fazla çalışması hali,
    2—
    Hipofonksiyon – organın gereği kadar çalışamaması hali,
    3— Disfonksiyon –
    organın hastalıklı çalışması hali.

    Yukarıdaki açıklamalardan anlaşıldığı gibi insan organizması, bir stres
    kar­şısında yeni bir uyum durumuna girmekte, bütün organ ve dokular bu yeni uyum
    durumunda görevlerinde ve bazen de yapılarında değişiklikler yaparak bu uya­rana
    karşı organizmayı korumayı amaçlamaktadırlar.

    Bu uyaranla alarm haline geçen bütün organlarda sistemik adını verdiği­miz
    toplu bir cevap meydana çıkmakta ve buna “genel uyum reaksiyonu” adı
    verilmektedir.
    Genel uyum reaksiyonunun faydalı tesirleri yanı sıra çeşitli
    organlarda yap­tığı görev hızlanmaları, görev yavaşlamaları ve görev
    farklılaşmaları sebebiyle hastalık halleri de ortaya çıkmaktadır.

    Organizmanın bazı organlarında bu görev değişikliği çok fazla olmakta ve o
    organın uzun bir süre eski normal haline dönmesini engellemektedir. Böyle­ce bir
    organın, bedenin diğer organlarından daha fazla bir şekilde değişikliğe
    uğramasına “hedef organ” adı verilmektedir.

    Bir defa bir uyaran – stres karşısında kalan bir organizma, artık bu uyaranı
    tanımakta ve çok sayıda tekrarlanması halinde önceden hazırlıklı olmakta ve
    kendisinde bu uyarana karşı koruyucu maddeler geliştirmektedir. (Kronik
    Stres)

      Forum Saati C.tesi Nis. 27 2024, 14:03