Dıştan veya içten etki eden kuvvetlerle kemik dokusunda oluşan ayrılmaya
veya bu sebeplerle kemiğin anatomik bütünlüğünün ve devamlılığının bozulmasına
“Kırık” denir. Kemikteki kırılma etki eden kuvvetlerin
derecesine ve kemiğin şoku abzorbe edebilme yeteneğine göre ufak bir çatlaktan
(Fissür), bir veya bir çok kemiğin kırılmasına ; hatta komşu eklemlerde çıkık
eşlik etmesine (Kırıklı-çıkık) kadar değişiklik gösterebilir.
Kırığı oluşturan kuvvet sadece kemiği kırmayıp , beraberinde kemiğin etrafındaki deri, kaslar , tendonlar
, ligamentler, damarlar, sinirler ve komşuluğundaki organları da yaralayabilir.
Kırığı
oluşturan sebepler ile kırık lokalizasyonları yaşlara göre farklılıklar
gösterir. Yeni doğan döneminde doğum travmaları, çocuklarda düşme, dövülme ve
trafik kazaları, gençlerde spor ve trafik kazaları, orta yaşlarda trafik ve iş
kazaları ve ileri yaşlarda düşmeler ve tümöral olaylar kırık yapan başlıca
nedenlerdir. Yeni doğanlarda doğum travmasına bağlı olarak en çok klavikula,
femur cismi , humerus kırılır. Çocuklarda humerus suprakondiler kırıkları başta
olmak üzere dirsek çevresi ve önkol kemikleri ile femur cismi en çok kırılır.
Genç ve orta yaşlarda
tibia, femur ve radius distali en çok kırılan bölgelerdendir. İleri yaşlarda
femur boynu, trokanterik bölge, humerus proksimali ve radius distali en çok
kırık görülen
bölgelerdendir.
KIRIK TURLERI
Kapalı ve açık kırıklar arasında ayrım
yapmak büyük önem taşır. Açık kırıkta deri ile derialtındaki yumuşak dokuların
bütünlüğü bozulmuştur ve kırık hattı, dış ortam ile ilişkidedir. Kemik dokusunun
iltihaba karşı direnci daha düşük olduğundan, açık kırıklarda kemik iltihabı
tehlikesi çok yüksektir. Kapalı kırıkta ise kırığı kaplayan ve dış ortamdan
ayıran dokuların bütünlüğü bozulmamıştır. Her iki kırık türünde de sinirlerde,
kan ve lenf damarlarında ve çevredeki yumuşak dokularda çeşitli derecelerde
lezyonlar oluşabilir. Kırıklar her zaman kolay fark edilmez. Ama
hastanın yanlış taşınması bazen çok ağır zararlar getirdiğinden, tanıda hata
payını en aza indirmek gerekir. Bir kınğı yok saymak ise yanlış tanımlamaktan
daha tehlikelidir. Örneğin, bir omur kırığı fark edilmez ya da kırık kuşkusu
önemsenmezse, hastanın dikkatsiz ve yanlış taşınması omurilikte hasara, sonuçta
da felce neden olabilir.
Tam kırıklarda belirtiler çoğu zaman dikkat
çekicidir. Bunlar, kırık bölgesinde ağrı ve acı, şişlik, anormal hareketlilik,
kemik gıcırtısı gibi ayırt edici sesler, biçim bozukluğu ve işlev kaybı ya da
zayıflığıdır.
Kırık
Çeşitleri;
Kırığı tanımada genel ölçütler ve kırık karşısında davranışın temel kuralları
önceki maddede açıklanmıştır. Bu maddede ise kırıklarda uygulanacak önlemler yer
almaktadır.
KOL KIRIKLARI
Kol kırığı söz konusu olduğunda,
dirseğin altında kalan bölümü (önkol) göğüs üzerine kıvrıp bir eşarp ile
bağlamak, üst bölümü ise gövdeye doğru, önden ve arkadan birer tahta parçası (ya
da katlanarak sertleştirilmiş gazete, dergi vb) arasına alarak sabitleştirip
gövdeye bağlamak gerekir. Özellikle çocuklarda sık rastlanan dirsek
kırıklarında, koltukaltından parmaklara kadar kolun tümü, tahta parçaları
yardımıyla bulunduğu konumda sıkmadan sabitleştirilmelidir. Bilek ve önkol
kırıklarını da, kumaşa sarılmış sopalarla sıkmadan hemen sabitleştirmek, elin
ayasını aşağı doğru tutarak hastayı bir an önce hastaneye götürmek gerekir.
Köprücük kemiği kırığında önkol gövdeye doğru kıvrılır ve boynun arkasından
bağlanan üçgen biçimli bir bezle buraya tutturulur. Önkol ile göğsün arasına
yumuşak bir madde konur. Kırık bulunan kol, sağlıklı kolun koltukaltından
bağlanan bir şeritle sabitleştirilir.
BACAK KIRIKLARI
Uyluk kemiği kırığı söz konusu
olduğunda, omuzdan ayaklara kadar uzanabilen ve yaklaşık 15 cm genişliğinde bir
tahta parçası bulmak gerekir. Tahta parçası, teması yumuşatmak amacıyla bir
çarşaf, örtti ya da benzeri bir kumaşla kaplanır. Daha sonra hastanın altına
hasar görmüş tarafa yerleştirilip şeritlerle sıkmadan bağlanır; böylece tüm
bacak, kalça kemiği ve omurilik sabitleştirilir. Uygun bir tahta bulunamayan
durumlarda, hastanın bacakları arasına kıvrılmış bir çarşaf yerleştirilir.
Kalçadan ayak bileklerine kadar iki bacak, birbirine şeritlerle (kravat, havlu
vb) bağlanır. Dizkapağı kırığında, bacağı kalçadan ayağa kadar olanak varsa
kumaşa sanlmış bir tahta parçası ya da sert bir destekle sabitleştirmelidir.
Dizden ayağa kadar olan bacak kırıklarında da bacağı kalçadan ayak ucuna uzanan
iki tahta parçası arasında sabitleştirmek gerekir. Bu arada bir elle ayağın
ucunu. öbürüyle de topuğu tutup yavaşça çekerek bacağı düzeltmek yararlı olur.
Ayak kemiği ya da parmaklannda kınk olduğunda ayakkabı çıkarılmalı, aşırı ağrı
ya da başka bir nedenle çıkanlamıyorsa kesilmelidir. Daha sonra kalın kompresler
uygulanır ve ayak, sıkılmadan bağlanır.Böylece kırık görece hareketsiz hale
getirildikten sonra hasta en yakın hastaneye götürülür.
YÜZ KEMİKLERINDEKİ KIRIKLAR
Yüzdeki kırıkların en
yaygın nedeni trafik kazalarıdır. En çok çeşitli travmalar sonucu oluşabilen
burun kırıklarına rastlanır. Çoğu kez burun kırığı fark edilmez. Özellikle
çocuklarda, travma sonrası uygun biçimde tedavi edilmeyen kırık bir burnun,
bozuk biçimde iyileşerek, estetik sorunların yanı sıra hava geçişinde zorluklar
yaratabileceği unutulmamalıdır. Böyle biçim bozukluklarının yetişkin yaşta
cerrahi yolla onarılması güçtür.
Altçene kırığına özellikle trafik
kazalarında ve sporcularda oldukça sık rastlanır. Bu kemikteki kırıklar, oluşan
biçim bozukluğundan ötürü kolay fark edilir. Ama bazen kemik uçlarındaki oynama
çok hafif olduğundan kırık anlaşılamayabilir.Hastanın ağzını kapatamaması ve
tükürüğün kanla kanşık olması altçene kınğının belirtilerindendir. Altçenenin
tüm hareketleri acı verir. Çoğunlukla dişlerde de kınlma vardır.Bu durumda
yapılacak ilkyardım çeneyi hafifçe kaldırarak ağzı üst ve alt dişler iç içe
oturana değin kapatmaktır. Daha sonra çene, iki şeritle başın üstünden ve
enseden bağlanarak sabitleştirilir.Hastada kusma varsa, bağı çözmek
gerekecektir. Çene nazikçe desteklenerek kusma bitinceye değin baş bir yana
çevrilir.
OMURGA KIRIKLARI
Omurga kırığı, ilkyardımda en çok sorun oluşturan türdür. Yanlış bir hareket,
omurga içinden hareket sinirlerine ve duyulara giden sinir köklerini ya da
omuriliği örseleyerek felce neden olabilir. Boyun omurlarındaki kırıklarla öteki
omurga kırıklarını ayırt etmek gerekir. Boyun omurlarındaki kırıklarda hastayı
hareketsiz tutmak çok önemlidir. Hastanın taşınması için en az 4 kişi
gereklidir. Hastayı sedyeye ya da kumaş kaplı tahta bir levhaya (en az iki metre
uzunluğunda olmalıdır) taşırken
bir kişi başı vücut doğrultusunda tutmalı,
biri omuzlan, biri kalçaları, öteki de bacakları tutarak kaldırmalıdır. Bu
koşullar sağlanamıyorsa, en iyisi cankurtaranı beklemektir. Olanak varsa hasta,
sedyeye koyulabilecek kadar kaldırılıp sık aralıklı şeritlerle bağlanır. Başın
altına hiçbir şey koyulmamalı, ama hastaneye gidene değin hareketsiz kalmasını
sağlamak için kenarlarına sert ya da yarı sert nesneler (gazete, katlanmış
giysiler vb) yerleştirilmelidir. Sırt ve bel kınklarında da aynı önlemler
alınmalıdır. Hasta bulunduğunda sırtüstü durumdaysa, döndürmeden önce tahta
levhayı uygulayarak omurgada oluşacak kıvnlmalar önlenmelidir. Bu dummda da doğm
hareket etmek olanaksızsa, en iyisi cankurtaranı beklemektir.Osteoporoz (OP) sözcük anlamı olarak “gözenekli kemik” demektir. Halk arasında “kemik erimesi” olarak bilinen hastalıkta aslında kemiğin erimesi söz konusu değildir.OP düşük kemik kütlesi ve kemiğin mikro yapısında bozulma ve bunun sonucunda kemik kırık riskinin arttığı sistemik bir iskelet hastalıktır. Yani kemik kütlesi azalması, kemik kalitesi bozulması, kemiğin içindeki destek dokusunun zayıflaması sonucu kırık riski artar.
[/b]
veya bu sebeplerle kemiğin anatomik bütünlüğünün ve devamlılığının bozulmasına
“Kırık” denir. Kemikteki kırılma etki eden kuvvetlerin
derecesine ve kemiğin şoku abzorbe edebilme yeteneğine göre ufak bir çatlaktan
(Fissür), bir veya bir çok kemiğin kırılmasına ; hatta komşu eklemlerde çıkık
eşlik etmesine (Kırıklı-çıkık) kadar değişiklik gösterebilir.
Kırığı oluşturan kuvvet sadece kemiği kırmayıp , beraberinde kemiğin etrafındaki deri, kaslar , tendonlar
, ligamentler, damarlar, sinirler ve komşuluğundaki organları da yaralayabilir.
Kırığı
oluşturan sebepler ile kırık lokalizasyonları yaşlara göre farklılıklar
gösterir. Yeni doğan döneminde doğum travmaları, çocuklarda düşme, dövülme ve
trafik kazaları, gençlerde spor ve trafik kazaları, orta yaşlarda trafik ve iş
kazaları ve ileri yaşlarda düşmeler ve tümöral olaylar kırık yapan başlıca
nedenlerdir. Yeni doğanlarda doğum travmasına bağlı olarak en çok klavikula,
femur cismi , humerus kırılır. Çocuklarda humerus suprakondiler kırıkları başta
olmak üzere dirsek çevresi ve önkol kemikleri ile femur cismi en çok kırılır.
Genç ve orta yaşlarda
tibia, femur ve radius distali en çok kırılan bölgelerdendir. İleri yaşlarda
femur boynu, trokanterik bölge, humerus proksimali ve radius distali en çok
kırık görülen
bölgelerdendir.
KIRIK TURLERI
Kapalı ve açık kırıklar arasında ayrım
yapmak büyük önem taşır. Açık kırıkta deri ile derialtındaki yumuşak dokuların
bütünlüğü bozulmuştur ve kırık hattı, dış ortam ile ilişkidedir. Kemik dokusunun
iltihaba karşı direnci daha düşük olduğundan, açık kırıklarda kemik iltihabı
tehlikesi çok yüksektir. Kapalı kırıkta ise kırığı kaplayan ve dış ortamdan
ayıran dokuların bütünlüğü bozulmamıştır. Her iki kırık türünde de sinirlerde,
kan ve lenf damarlarında ve çevredeki yumuşak dokularda çeşitli derecelerde
lezyonlar oluşabilir. Kırıklar her zaman kolay fark edilmez. Ama
hastanın yanlış taşınması bazen çok ağır zararlar getirdiğinden, tanıda hata
payını en aza indirmek gerekir. Bir kınğı yok saymak ise yanlış tanımlamaktan
daha tehlikelidir. Örneğin, bir omur kırığı fark edilmez ya da kırık kuşkusu
önemsenmezse, hastanın dikkatsiz ve yanlış taşınması omurilikte hasara, sonuçta
da felce neden olabilir.
Tam kırıklarda belirtiler çoğu zaman dikkat
çekicidir. Bunlar, kırık bölgesinde ağrı ve acı, şişlik, anormal hareketlilik,
kemik gıcırtısı gibi ayırt edici sesler, biçim bozukluğu ve işlev kaybı ya da
zayıflığıdır.
Kırık
Çeşitleri;
Kırığı tanımada genel ölçütler ve kırık karşısında davranışın temel kuralları
önceki maddede açıklanmıştır. Bu maddede ise kırıklarda uygulanacak önlemler yer
almaktadır.
KOL KIRIKLARI
Kol kırığı söz konusu olduğunda,
dirseğin altında kalan bölümü (önkol) göğüs üzerine kıvrıp bir eşarp ile
bağlamak, üst bölümü ise gövdeye doğru, önden ve arkadan birer tahta parçası (ya
da katlanarak sertleştirilmiş gazete, dergi vb) arasına alarak sabitleştirip
gövdeye bağlamak gerekir. Özellikle çocuklarda sık rastlanan dirsek
kırıklarında, koltukaltından parmaklara kadar kolun tümü, tahta parçaları
yardımıyla bulunduğu konumda sıkmadan sabitleştirilmelidir. Bilek ve önkol
kırıklarını da, kumaşa sarılmış sopalarla sıkmadan hemen sabitleştirmek, elin
ayasını aşağı doğru tutarak hastayı bir an önce hastaneye götürmek gerekir.
Köprücük kemiği kırığında önkol gövdeye doğru kıvrılır ve boynun arkasından
bağlanan üçgen biçimli bir bezle buraya tutturulur. Önkol ile göğsün arasına
yumuşak bir madde konur. Kırık bulunan kol, sağlıklı kolun koltukaltından
bağlanan bir şeritle sabitleştirilir.
BACAK KIRIKLARI
Uyluk kemiği kırığı söz konusu
olduğunda, omuzdan ayaklara kadar uzanabilen ve yaklaşık 15 cm genişliğinde bir
tahta parçası bulmak gerekir. Tahta parçası, teması yumuşatmak amacıyla bir
çarşaf, örtti ya da benzeri bir kumaşla kaplanır. Daha sonra hastanın altına
hasar görmüş tarafa yerleştirilip şeritlerle sıkmadan bağlanır; böylece tüm
bacak, kalça kemiği ve omurilik sabitleştirilir. Uygun bir tahta bulunamayan
durumlarda, hastanın bacakları arasına kıvrılmış bir çarşaf yerleştirilir.
Kalçadan ayak bileklerine kadar iki bacak, birbirine şeritlerle (kravat, havlu
vb) bağlanır. Dizkapağı kırığında, bacağı kalçadan ayağa kadar olanak varsa
kumaşa sanlmış bir tahta parçası ya da sert bir destekle sabitleştirmelidir.
Dizden ayağa kadar olan bacak kırıklarında da bacağı kalçadan ayak ucuna uzanan
iki tahta parçası arasında sabitleştirmek gerekir. Bu arada bir elle ayağın
ucunu. öbürüyle de topuğu tutup yavaşça çekerek bacağı düzeltmek yararlı olur.
Ayak kemiği ya da parmaklannda kınk olduğunda ayakkabı çıkarılmalı, aşırı ağrı
ya da başka bir nedenle çıkanlamıyorsa kesilmelidir. Daha sonra kalın kompresler
uygulanır ve ayak, sıkılmadan bağlanır.Böylece kırık görece hareketsiz hale
getirildikten sonra hasta en yakın hastaneye götürülür.
YÜZ KEMİKLERINDEKİ KIRIKLAR
Yüzdeki kırıkların en
yaygın nedeni trafik kazalarıdır. En çok çeşitli travmalar sonucu oluşabilen
burun kırıklarına rastlanır. Çoğu kez burun kırığı fark edilmez. Özellikle
çocuklarda, travma sonrası uygun biçimde tedavi edilmeyen kırık bir burnun,
bozuk biçimde iyileşerek, estetik sorunların yanı sıra hava geçişinde zorluklar
yaratabileceği unutulmamalıdır. Böyle biçim bozukluklarının yetişkin yaşta
cerrahi yolla onarılması güçtür.
Altçene kırığına özellikle trafik
kazalarında ve sporcularda oldukça sık rastlanır. Bu kemikteki kırıklar, oluşan
biçim bozukluğundan ötürü kolay fark edilir. Ama bazen kemik uçlarındaki oynama
çok hafif olduğundan kırık anlaşılamayabilir.Hastanın ağzını kapatamaması ve
tükürüğün kanla kanşık olması altçene kınğının belirtilerindendir. Altçenenin
tüm hareketleri acı verir. Çoğunlukla dişlerde de kınlma vardır.Bu durumda
yapılacak ilkyardım çeneyi hafifçe kaldırarak ağzı üst ve alt dişler iç içe
oturana değin kapatmaktır. Daha sonra çene, iki şeritle başın üstünden ve
enseden bağlanarak sabitleştirilir.Hastada kusma varsa, bağı çözmek
gerekecektir. Çene nazikçe desteklenerek kusma bitinceye değin baş bir yana
çevrilir.
OMURGA KIRIKLARI
Omurga kırığı, ilkyardımda en çok sorun oluşturan türdür. Yanlış bir hareket,
omurga içinden hareket sinirlerine ve duyulara giden sinir köklerini ya da
omuriliği örseleyerek felce neden olabilir. Boyun omurlarındaki kırıklarla öteki
omurga kırıklarını ayırt etmek gerekir. Boyun omurlarındaki kırıklarda hastayı
hareketsiz tutmak çok önemlidir. Hastanın taşınması için en az 4 kişi
gereklidir. Hastayı sedyeye ya da kumaş kaplı tahta bir levhaya (en az iki metre
uzunluğunda olmalıdır) taşırken
bir kişi başı vücut doğrultusunda tutmalı,
biri omuzlan, biri kalçaları, öteki de bacakları tutarak kaldırmalıdır. Bu
koşullar sağlanamıyorsa, en iyisi cankurtaranı beklemektir. Olanak varsa hasta,
sedyeye koyulabilecek kadar kaldırılıp sık aralıklı şeritlerle bağlanır. Başın
altına hiçbir şey koyulmamalı, ama hastaneye gidene değin hareketsiz kalmasını
sağlamak için kenarlarına sert ya da yarı sert nesneler (gazete, katlanmış
giysiler vb) yerleştirilmelidir. Sırt ve bel kınklarında da aynı önlemler
alınmalıdır. Hasta bulunduğunda sırtüstü durumdaysa, döndürmeden önce tahta
levhayı uygulayarak omurgada oluşacak kıvnlmalar önlenmelidir. Bu dummda da doğm
hareket etmek olanaksızsa, en iyisi cankurtaranı beklemektir.Osteoporoz (OP) sözcük anlamı olarak “gözenekli kemik” demektir. Halk arasında “kemik erimesi” olarak bilinen hastalıkta aslında kemiğin erimesi söz konusu değildir.OP düşük kemik kütlesi ve kemiğin mikro yapısında bozulma ve bunun sonucunda kemik kırık riskinin arttığı sistemik bir iskelet hastalıktır. Yani kemik kütlesi azalması, kemik kalitesi bozulması, kemiğin içindeki destek dokusunun zayıflaması sonucu kırık riski artar.
[/b]